DİĞER
“Proust çok zeki, müthiş engin, gayet keyifli bir yazar. Anlatısının pek eğlendirici olmasına karşın, ne hikmetse hakkında yazılanların çoğu fena halde sıkıcı. Prendergast’ın kitabı ise insanın içini açıyor. Şevkle ve zevkle yazılmış. Lezzetli ve merak tahrik edici bir kitap...”
"Kurmaca bir metin yazarken yaptığınız şey esasen fiili dünyanın dışında yer alan, kendisi gerçek olmasa da içerdiği imkânların gücüyle sizi etkileyen bir dünya inşa etmek. Böyle bir dünyayı kurarken de kendi kişisel dünyanızda nelere inandığınız nispeten ikincil önemde kalıyor..."
Does the text command us not through its literary force but through the power of real suffering?
Acaba bu metin, gücünü gerçek acıların canlı, hatta cüretkâr bir takdiminden alıyor olabilir mi? Acaba bizi edebiyatın değil, acıların gücüyle kavrıyor olabilir mi?
Kerem Eksen: Yıllar sonra “tarih” adı verilecek olan, yaşandığı hâliyle mutlak kabul edilip yorumlanacak olan, artık dönüşü olmayan bir anlatının parçalarıyız, sanki o anlatıya şimdiden hapsolmuş gibiyiz...
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık